25 Kasım 2013 Pazartesi

Önder Aytaç Siirt Üniversitesi'ndeki Kadrolaşma İddialarını Yazdı


Önder Aytaç kişisiel web sitesi dusunceatolyesi.com'da Siirt Üniversitesi'deki kadrolaşma iddialarını yazmaya devam ediyor...


SİİRT ÜNİVERSİTESİNDE NELER OLUYOR?

SN CUMHURBAŞKANI, SN BAŞBAKANVE SN. YÖK BAŞKANI YOK MU?

Aslında bu konu “siyaset-idare ilişkisi ve menfaatler” konusu ile üniversitelerde master veya doktora tezi konusu olabilecek ilginç ilişkileri ve süreçleri içermektedir. Siyaseti, çıkar ve menfaatler doğrultusunda kullananların bir kurumu nasıl bitirdiğinin belki de en canlı örneğidir Siirt üniversitesi.
Üniversitedeki mevcut durumu daha iyi anlamak için öncelikle biraz geriye doğru dönüp rektörlük seçimlerini ve sonrasını hatırlamakta büyük yarar olacaktır.
Bildiğiniz üzere Siirt üniversitesi rektörlük seçimlerine 3 aday ile girilir ve yapılan seçim sonucunda mevcut rektör R. Ziyadanoğulları 29 (toplamda), Ö. Şahin 11 ve M. Erman sadece 4 oy alır.
Aslında her ne olduysa da bundan sonraki süreçte olur. Herkes çoğunluğun tercihi yani demokrasi ilkesi gereği R. Ziyadanoğulları’nın yeniden rektör olmasını beklerken Sayın Cumhurbaşkanımız teveccühlerini, en az oyu alan ve daha çiçeği burnunda yeni profesör olmuş, herhangi bir idarecilik ve yöneticilik deneyimi dahi bulunmayan M. Erman yönünde kullanır.
Bu kararı sorgulamak elbetteki haddimize değildir denilebileceği gibi, kendisinin Cumhurbaşkanlığından önceki cumhurbaşkanlarının ve YÖK Başkanlarının yaptığı hatalı uygulamaların aynısının tıpkısını Sn. Gül de tekrar etmekte ve htta birebir yanlış uygulamaları modellemektedir.
Sn. Gül’ün bu üniversitedeki rektör seçimindeki sübjektifliğine nasıl saygı duyulsun ki; en çok oyu alan R. Ziyadanoğulları’nı rektör yapılmamasının yanında 2. En çok oyu alan adayın yani Ö. Şahin’in rektör olması gerekirken, sadece 4 oy alan birisinin rektör yapılması bütünüyle Sn. Cumhurbaşkanı’nın hatalı olan bir uygulamasıdır. Yasaldır ama hatalıdır / sübjektiftir ve ‘benim adamı seçeyim’ yaklaşımıdır…
Ama ilginçtir ki o dönemde üniversite camiasında konuşulanlara göre; sadece 4 oy alan M. Erman’ın rektör olması çok önceden kesinleşmiştir. AKP’nin kendisi için devreye girdiği, özellikle meşum Siirt milletvekilinin ve meşum öğretim üyesinin bu iş için canla başla çalıştıkları, herkes tarafından zaten bilinmekte ve bütün şehirde de alenen konuşulmaktaydı.
Siirt üniversitesi rektörü açıklanınca bu tür dedikoduların boş olmadığı ve aslında bir yerlere dayandığı da böylece ortaya çıkmış oldu. Evet son sıradaki aday olan ve sadece 4 oy alan M. Erman rektör olarak atanmıştı. Üniversitenin kapılarının bundan sonra siyasete ardına kadar açılması da artık kimseyi şaşırtmamalıydı…
Malum Siirt milletvekilinin eski dönemde bir yad a iki kez ziyaret ettiği üniversite, şimdi adeta kendisinin yeni ofisi gibi olduğu da dilden dile dolaşmaktaydı.
Üniversite de konuşulanlar işe şunlardı; Bundan sonraki yeni yapılanmayı rektör değil, onun seçilmesini sağlayanlar yapacaktı. Nitekim öyle de oldu. Kadrolaşma bu doğrultuda adım adım ve hızla yapıldı. Üniversitenin ihtiyaç ve gerekleri bir yana bırakılarak tek bir boş idareci kadrosu bırakılmaması için adeta zamanla yarışıldı.
Üniversite yönetimi olarak kabul edilen rektör, genel sekreter, genel sekreter yardımcısı ve personel daire başkanlığı gibi en önemli koltuklarda oturanların ve bunların gerisinde malum milletvekili ile Arap kökenli öğretim üyesinin olması, yeni dönemde neler yaşanacağını tahmin etmek bağlamında hiç de zor olmayacaktı.
Daire Başkanı, Şube Müdürü, Fakülte Sekreteri gibi boş idareci kadroları özellikle (birkaç istisna hariç) Arap kökenliler tercih edilerek, zaman kaybedilmeden hızla dolduruldu. Malum Siirt milletvekilinin referanslarıyla boş olan idari kadrolara da adeta bir hücum başlatıldı. Sadece idareci kadroları değil, açılan temizlikçi ve güvenlikçi kontenjanları da yine aynı çizgide ve aynı referanslarla hızla dolduruldu. Atanılan kadrolardaki görevler için gerekli olan yasal şartlar, hakkaniyet, ehliyet ve liyakate riayet hususları hemen değiştirildi ve sadece malum milletvekilinin referansı bu işlere girmek için yeterli oldu. Hızını alamayıp kendi kardeşini bile zabıt kâtipliğinden personel daire başkanlığına ataması da yine bu döneme denk geldi…
Sonuç olarak boş kadrolar 6 ay gibi kısa bir sürede jet hızıyla dolduruldu. Yani anlayacağımız eski rektörün 48 ayda bitiremediği bu zorlu iş, 6 ay gibi kısa bir sürede başarıyla tamamlandı. Boş kadroların doldurulması operasyonu vakit geçmeden tamamlanmasına rağmen hala ortada bir sorun vardı. Daha yerleştirilmesi gereken onlarca isim ise dışarıda kalmıştı. Anlaşılan sırasını bekleyen adam çok, ancak yerleştirilecek boş kadro kalmamıştı. Henüz kurulmamış, açılmamış tabela fakülteler, tabela yüksekokullar bile dolduruldu.
Ancak siyasetin doymayan gözü, çıkar ve menfaat iştahı üniversiteyi tamamıyla sistematize etmeye sanki yeminliydi. Bu nedenle şimdi sırada dolu olan, yani eski rektör tarafından doldurulan idareci kadroları vardı. Görülmemiş boyutta bir mobbing uygulanarak, burada görev yapan insanlara da baskı uygulandığına herkes birebir tanıklık etti ve maalesef ki halen de devam edilmekte. Buralarda görev yapan emektar ve işlerinin ehli insanlara karşı, başta “siyasetin gücü” olmak üzere maalesef Kanunda bulunan esneklikler, açıklıklar sonuna kadar kullanılarak (özellikle 2547 sayılı yök kanununun (13-B) maddesi  acımasızca kullanılarak) silindir harekatına girişildiği de bilinen bir diğer gerçek.
Üniversite Genel sekreterinin görevinden alınmasından sonra, yüksekokul müdürleri, SKS daire başkanlığı, personel daire başkanlığı, İMİD daire başkanlığı ve önemli düzeydeki şube müdürlüğü koltukları da kendi çıkarları doğrultusunda, adalete ve hakkaniyete adeta meydan okunurcasına boşaltıldı ve yerlerine de tamamıyla kendi adamları oturtuldu.
Üniversitenin kurulmasına ön ayak olmuş, her türlü eziyet ve sıkıntıyı çekip üniversiteyi sıfırdan bir yerlere getirmiş ve adeta üniversitenin hafızası niteliğindeki bu insanlara hiçbir görev verilmeyerek pasif duruma getirildi. Bu da yetmemiş olacak ki, görevden alınan bu tecrübeli idarecilere karşı bir itibarsızlaştırma ve etkisizleştirme hareketi de başlatıldı ve gecelerini gündüzlerini feda ettikleri üniversite, kendilerine adeta zindan edilmeye çalışıldı.
Tüm bu yapılanların tek bir amacı vardı. Bu idarecileri baskı ile yıldırarak üniversiteden ayrılmalarını sağlamak ve yerlerine sırada bekleyen yandaşları yerleştirmek. Özellikle başta 13-b maddesi olmak üzere YÖK’ün İlgili kanun maddeleri son haddine kadar istismar edilerek ve adeta yasalarla alay edilircesine haksız uygulamalar da artık sıklıkla yapılmaya başlanır.
Örneğin uygulanan psikolojik baskı sonucunda Dicle üniversitesine geçen Daire Başkanı kimdir? Ve yerine kim getirilmiştir?
Kendisi izindeyken makam odası açılıp eşyaları dışarıya çıkartılmaya çalışılan Doçent kimdir?
Görevinden alınır alınmaz makam odasının kapısı kırılan okul müdürü kimdir?
Üç ay içerisinde 3 kez görev yeri değiştirilen ve son olarak da “rektör danışmanı” komedisi ile makam odası elinden alınan ve şuan oturacak masası dahi bulunmayan daire başkanı kimdir?
Kendisine eften püften nedenlerle soruşturma açılan, daha sonra bu yollarla bir şey elde edilemeyeceği anlaşılınca, sebepsiz olarak görevinden alınan daire başkanı kimdir?
Görevde yükselme sınavı kimlerin menfaati için sürekli ertelenmekte ve ısrarla yapılmamaktadır?
Tüm bu iddiaların araştırılması gerekmekte değil midir?
Ve her şeyden önemlisi de gösterilen bu cahil cesareti nereden gelmektedir?
Elbette ki arkasına sığınılan siyasi iradeden. Hani şu kimsesizlerin kimsesi, gariplerin evi / ocağı olma iddiasında olan AKP’den…
Evet üniversitedeki “siyasi + idari + etnik operasyonlar” maalesef tüm hızıyla devam etmektedir. Ve yarın sıra kime gelecek endişesi ve gerginliği ile çalışma barışı adeta bitirilmiştir. Üniversitede taraflar, gruplar oluşturulmuş, kin ve nefretin her geçen gün artması için üstün çaba gösterilmiş, kimsenin yarın içinden çıkamayacağı tehlikeli ortamlar oluşturulmuştur.
Kısacası bu üniversitemizde Makam ve mevkiler artık, kin ve nefret duygularının tatmin edildiği araçlar olarak kullanılmaktadır. Onurları ve sabırları ile uğraşılanların Üniversite içerisinde veya dışında çok üzücü olaylara neden olması kaçınılmaz görülmektedir. İlgililer biran önce harekete geçmelidir. Ancak böylesi süreçte ters giden bir şeyler vardır. Yeni rektör ortalıkta pek görünmemektedir. Rektörün göstermesi gereken iradeyi, maalesef başkaları göstermektedir. Anlaşılan yönetim boşluğunu, birileri kendi menfaatleri doğrultusunda cömertçe kullanmaktadır. Ve maalesef ki pek çok yeni açılan üniversitelerde olduğu gibi burada da malum 2 kişinin; söz, tutum ve davranışları rektörünkinden çok daha önemli, çok daha öncelikli olduğu hocaların gözüne baka baka dikte ettirilmektedir. Rektör Bey adeta üniversitede odasına hapsedilmiş ve her hangi bir tasarruf hakkı olmayan bir konumdaymışçasına oturmaktadır. Varsa yoksa malum milletvekili ve üniversitenin malum gölge rektörü M.A. ve Y.A yaşanan bu sürecin başaktörleri olarak aksiyon halindedir.
Özellikle son yaşanan ve kendi getirdikleri İMİD şube müdürünün görevden alınmasına sebep olan emniyet müdürünün, rektörü satın almalar konusunda uyarması olayları ve iddiaları acaba doğrumu dur ki bu durum mutlaka araştırılmalıdır.
Üniversitede jet hızıyla yapılan ve üniversite tarihinde yapılmamış bunca alım, ilgili makamlarca mutlaka incelenmeli ve denetlenmelidir.
Mesela MYO için alınan fotokopi makinesi için kim ne kadar komisyon almıştır araştırılmalı değil midir?
Şayet bu iddialar doğruysa, bunlar buzdağının sadece görünen yüzüdür. Burada acaba Arap milliyetçiliği perdesi altında, aslında masum Arap kardeşlerimizden uzak, kirli menfaat ilişkilerinin döndüğü Araplık olgusunun ise sadece bir araç, bir maske olarak kullanılması mı söz konusudur?
Üniversite camiasında konuşulan artık şudur: Herkes seçimlerden sonra kendi istediğini almıştır. Rektör rektörlük koltuğunu, malum milletvekili oluşturulacak kadrolaşmayı, malum öğretim görevlisi ise üniversite yönetimini…
Ve görünen şu ki herkes de halinden gayet memnun durumdadır. Siirt halkı bu olanlardan hiç memnun olmasa da, sürecin aktif aktörleri halinden çok memnun görünmektedir.
Üniversitede en son yaşanan gelişmelere bakılırsa Rektör bu durumdan rahatsız olmaya başlamış ve yeni bir hamleyle çevresini büyük üniversitelerden getirttiği aydın, çağdaş, ufku geniş ve gerçek manada akademisyen kimliği olan yeni bir ekiple güçlendirmeye çalışmaktadır. Ancak kendisinin ve oluşturmaya çalıştığı bu yeni ekibin karşısında duran akademik kimlikten uzak, adeta yönetime el koymuş, bağnaz, kurnaz, kindar, ufku dar, adeta bir toprak ağası zihniyeti taşıyan, feodal yapıdan beslenen ve sadece ırka dayalı bir yönetim anlayışı sergileyen mevcut yapıyı kırması hiç de kolay olmayacaktır.
Ama Sn. rektör, gerçek manada üniversite de bir şeyler yapılmak isteniyorsa, bu entrikacı ve köhnemiş ekibi dağıtmaktan başka çaresi de bulunmamaktadır. Rektör; üzerine serpilen “ölü toprağını” silkeleyerek ayağa kalkmalı; hiçbir etnik ayrımcılığa müsaade etmeden herkesi kucaklayıcı bir yönetim anlayışıyla çalışanların umudu ve güvencesi olmalıdır.
Tüm bunlar üniversite camiası ile birebir yapılan görüşmeler neticesinde yazılmıştır. Ancak yinede hepsi birer iddia niteliğindedir ve elbette karşı tarafında bu iddialar karşısında söz hakkı saklıdır. Ancak olan gerçekten de genç Siirt üniversitesine oluyor. Siirt halkının umudu, Siirt’i değiştirmesine inanılan çağdaş, bilimsel ve akademik başarıları beklenen üniversitenin fotoğrafı bundan ibarettir.
Herkes suskun. Zira her şeyi, alavere dalavere de olsa kendi doğrultusunda değiştirebilecek güçlü bir AKP’li gözüken siyasetin parmağı var bu işte. Adalet nerede diyenlere sanırım bu durum en güzel bir cevaptır. Böyle bir ortamda adalet aramak adalete haksızlıktır. Ancak inşallah işte bu zulüm ve haksızlıklar, siyasal kayırmacılık ve adaletsizlikler duyarlı insanlarımız sayesinde gerçekleşecek ve Hz. Ömer adaletinin gelmesine de katkı sağlayacaktır.
Özetle, yaşanan bu sürecin Sn. Başbakan’ın ve Sn. Cumhurbaşkanı’nın bilmesi çok ama çok önemlidir. Sn. Başbakan’ın maalesef ki –ülkesi adına- para kazanmakla meşgul olmasından dolayı bu işle ilgilenemeyecek bile olsa, Sn. Cumhurbaşkanı’nın böyle kötü bir tabloyu arzuladığını ve buna daha fazla tahammül edeceğini düşünmek istememekteyim. Ancak onun da Beşir Atalay Hocam konusundaki zaaflarının, üniversiteler konusunda sağlıklı icraat yapamamasına neden olacağını da üzülerek zannetmekteyim.
Bir lideri, bir idareciyi bitiren yakın çevresidir. Kendisinden olduğunu sandığı menfaatçilerdir. Bu süreçte büyük bir yanlış yönlendirme olmuştur. Ve yaşananlar maalesef bunun acı sonuçlarıdır…
‘Hz. Ömer adaleti mi dediniz?…’ Ben bunu ne Sn. Abdullah Gül’den, ne Sn. Recep Tayyip Erdoğan’dan, ne de Sn. YÖK Başkanı’ndan gerçekleştirilebileceğini sanmıyorum… Ama inşallah yanılırım…
Siirt ile ilgili yazmalarımız devam edecek…

Veli()
MEB bu konuda neden sesizliğini kuruyor anlayamadım? Bu iddialara cevap veren de yok! Bu kadar yorum ve okunma sayısı ca önemsenmiyor demek! Sıkışınca "Halkın iradesinden" bahsedenler % 10 seçim barajını nasıl savunup halk iradesinin önüne engel koyuyorlarsa Siirt'te de halka rağmen bişey yapmaya devam ediyorlar. Bir vatandaş olarak iddialara cevap verilmesini istiyorum. Sevdiğim bazı insanları töhmet kalması beni üzüyor. Hele oy verdiğim bir vekil bu iddiaların merkezinde olması daha çok üzmektedir.
Gönderilen Tarih - 02 Ağustos 2013 Cuma (21:56)  
öğretemen()
siirte malesef torpil yapma almış başını götürüyor.torpil yapanlar ve bu işte aracı olanlar galiba kul hakkı yediklerinin farkında değiller.ben şahsen hakkımı helel etmiyorum.diğer dünyada yakalarına yapışacağım.
Gönderilen Tarih - 29 Temmuz 2013 Pazartesi (02:18)  
feremez.aslan()
önder aytaç a yüzde yüz katılıyorum gazeteci yazar buna denir......... osman ören ikinci mervan gül cumhuruyetini siirt e kurdu....... sıradan bir mevkide olan kaRDEŞİ ÜNİVERSİTEDE PERSONEL DAİRE BAŞKANI YAPTI. HAK ADALET ARTIK KALMAMIŞ... SİİRTE... SİİRT E TORPİL DEVRİ BAŞLAMIŞ RESMEN......... AYTAÇ HOCA AZDA DEMİŞ...... DAHA FAZLA YAZILACAK ÇOK ŞEY VAR....... KEŞKE HERKES AYTAÇ HOCA GİBİ DOĞRU DÜRÜST GAZETECİLİK YAPSA........
Gönderilen Tarih - 14 Haziran 2013 Cuma (17:31)  
devran METEYE()
allah aşkına ismini yazda bilelim hangi yiğeni personel daire başkanı olcak.yalanın bukadarı.allahtan kork.keşke sen yeğenleri kadar karekterli bir insan olsan.
Gönderilen Tarih - 08 Mayıs 2013 Çarşamba (21:29)  
murat()
mete efendi ya dtplisin ya cematçi bu yorumundan anlaşılamıyor yada bir yalancı tipik bir orta yolcu allahından kork kuldan utan öyle yorum yaz böyle yalan şeyleri yazma bak bende yazablirim metenin babası rektör olacak öyle konuşuluyor klavyeni dine imana çağırıyorum
Gönderilen Tarih - 03 Mayıs 2013 Cuma (00:26)  
Memuruz()
prof olması demek ehil insan anlamına gelmez. murat erman hocanın akademik kariyeri bile cılız kalıyor. Siirt üniversitesi akademik olarak cılız olsada emin ol yrd.doçlerin çoğunun akademik kariyeri murat hocadan fazla. yasin aktay ismini ilk kez burda duydum bende selçukta okudum ama orda öyle kaale alınan biri değil.temizlikçi sokaktan alınacaksa neden osman ören yada yasin aktayın referansıyla alınıyor. temizlikçi işi basit işte neden ooo kadar değerli insanları yorup referans yapıyorlar... siirtin öz evladı kimolursa olsun işe yaramadıktan sonra bişey olmz.ayrıca ben alınan müdür ve araştırma görevlilerinden bahsetmiştim. ayrıca mucur altncu babasının çiftliği gibi kullanıyor oraya buda herkesçe malum...
Gönderilen Tarih - 02 Mayıs 2013 Perşembe (09:29)  
eren celiker()
enteresan bir şey..kurt kuzuyla dost olmuş..bir taraftan siirt news..diğer taraftan cemaatçi önder aytaç...
Gönderilen Tarih - 02 Mayıs 2013 Perşembe (09:30)  
serkan siirtli()
Memuruz lumuzlu arkadaşıma cevaben: sevgili kardeşim düşüncelerine saygım var fakat işe yaramaz ehil olmayan siirtlilerin başa geçmesinden bahsetmişsin. ya Allah aşkına prof. Dr. Erman hocamı ehil değil prof. dr. yasin beymi ehil değil (Yasın Bey Konya Ünv.de Öğretim görevlisi, konuda adı geçiyor diye yazdım). eğer cevabınız hayırsa o zaman bu ülkedeki bütün prof.ların nasıl bu akademik kariyere ulaştıklarını sorgulamak lazım. onun dışında güvenlikçiymiş, temizlikçiymiş bunlar için ehillik aramaya gerek yok sokaktan geçen herhangi birini getir oraya bu işleri yapar. şimdi burdan size, bizzatihi Recep Bey tarafından kadroya alınmış bir çok öğretim görevlilerinin adını yazardım ama isim vermeyi doğru bulmuyorum. kaldı ki sorarım şimdi herkese Dicle Ünv. veya başka Ünv.lerde kaç tane Siirtli çalıştırıyorlar da biz burda bütün kadrolara hep dışarıdan transfer yapalım. Siirttin öz evladı derken ben bütün Siirtlileri kastediyom. (Kürt-Arap farketmez, kimlikte Siirtli olması)
Gönderilen Tarih - 01 Mayıs 2013 Çarşamba (00:06)  
Memuruz()
arkadaşlar üniversite akademik bir kurum ve kuruluş. siyasi dedikoduların dahi dolaşması demek üniversitenin amacı dışında kullanıyor olması demektir. üniversite 40'a yakın bölüm veya programın açılması için başvurdu ama resmiyet kazan sadece biri bence diğerleri de açılmasın. çünkü ne eğitim fakültesinde, ne mühendislikte ne ziraatta ne ilahiyatta nede myolarda bölümlerin açılabileceği kapasite ve yeterince öğretim elemanı yok. kezerde faaiyet gösteren 5 fakülte var ama hiçbiri tam anlamıyla hizmet vermiyor.ayrıca üniversitenin proje müdürleri siirtin ekeonomik, sosyal ve kültürel alanda projeleri yok. ayrıca yeni rektör geleli 8 ay olacak halen akademik bir program proje ve etkinlik yok. ne biçim üniversite. akademisyenler işlerini bırakıp siyaset ve idarecilik oynarsa durum bundan öteye gitmez....
Gönderilen Tarih - 01 Mayıs 2013 Çarşamba (14:54)  
Memuruz()
serkan kardeş önceki rektör yanlış yaptı diye bu rektöründe mi yanlışını görmezden gelelim. ayrıca siirtin öz evladı işe yaramaz, kalifiyesiz, bilgisiz, liyakatsizse bu en çok siirte zarar verir. çünkü kurum içinde her işin başında siirtli var ve işler aksıyor, yanlış yaplıyor ve keyfi muamele yapılıyorsa dışarıdan gelenlerin siirtlileri iyi tanımamasına sebep verir. eski yönetim zamanında diyarbakırlı bir ya da iki kişi vardı yalan yanlış konuşmayın. eskiden millet eruhluları sevmezdi idare onlardaydı ve zülm vardı şimdide siirtlileri sevmiyor hem zülm var hem daha fazla millete kinlerini kusuyorlar.
Gönderilen Tarih - 01 Mayıs 2013 Çarşamba (14:46)  
Memuruz()
yazılanlara katılıyorum. haksızlık ve adam kayırma diz boyu. bugün güvenlikçi ve temizlikçinin dahi referansla alınması bile komedi hele referansta iş tercübesinden ziyade o.ö. ve y.a.'nın referans olması. tamamen belediye seçimlerine hazırlık. soruyorum teknik kadro sınavı açıldı ama açılır açılmaz kimlerin kazanacağı belliydi. ayrıca yapı işleri için açılan sınavı kazanan şahıs halen personel daire başkanlığında görev almıştır. ayrıca birçok öğretmen ya araştırma görevlisi ya şube müdürü atanmıştır. tamamı bilgisiz ve beceriksiz. proje müdürleri projeleri analiz etmeden araştırmadan sunuyor ve sonucu bekledikten sonra proje analizi yapmayı planlıyorlar. sonra sks daire başkanı öğrenci gezileri dışında bir şey yapmıyor o gezilerin düzenleyen toplulukların danışman hocaları da manidar. gelelim öğretmenlikten araştırma görevlisi olanlara çoğu bilgisiz ve donanımsızdır. ayrıca kurum içinde tecrübeli insanlar varken bilgisizler dışarıdan getirilip daire başkanı yapılıyor. personel daire başkanı dilekçe yazmaktan başka bir şeye yaramıyor. ayrıca genel sekreterin, genel sekreter yardımcısının akademik personelden oluşması da çok saçma. o adamların işi akademisyenlik mi yoksa idarecilik oynamamı. ihaleler de tamamen düzen içinde. eş dostta 3 zarf ver alım yap... ayrıca çifte standart diz boyu kendilerine yalakalık ve uşaklık yapan sekreter kadrosundakileri bilgisayar işletmeni yaptılar kendilerinden olmayanları da yapmadılar. ayrıca cesurca bu oyuna karşı koyan arkadaşımızı da susturulmak istendi ve kurum dışı bağlantı yollarıyla arkadaşın en azından geri çekilmesine neden oldular... kendilerine direniş gösterenler ya kurum içi ya da kurum dışı baskılarla saf dışı bırakılıyor. kurum dışına eğitim ve seminere giden idari personeller tatil amaçlı gidiyor geldiklerinde gerekli paylaşımlar sağlanmıyor. kalifiyesizliğe sürekli devam....
Gönderilen Tarih - 01 Mayıs 2013 Çarşamba (11:04)  
Veysel KARATAŞ()
Gramsci derki: "bağımsız aydın yoktur. bağımısız aydın/entellektüel bir safsatadır. Her aydın bir sınıfın sözcülüğünü yapar" Bu yazıda da ortaya konulan düşünceler bir sınıfın ya da Türkiye şartlarında bir cemaatin sözcülüğünden öte bir şey değil. Siirt'te olan şudur. Bir zamanlar kadro ilanlarına " eğer cemaatin adamı demiyorum mensubuysanız başvuru yapabilirdiniz. Bu öyle gizli kapaklı da yapılmazdı alenen sorulurdu. Referansla değil belli yerlerden "resmi mühür ve imza istenirdi" Ben Siirtliyim ve bu sorguya maruz kalmış birinci ağızdan tanıklık yaptığım isimlerde var. Burada ki hadise nedir biliyor musunuz? Bunca gürültü, tufan, yaygara cemaatin bu kadrolaşmalardan uzak tutulmasıdır. Bir çok öğretim üyesi alımındaki şaibeden söz ediyorsunuz ama bu sorguladığınız adamlarla ilgili tek dilinize doladığınız şey mut'a nikahının olabileceğini söyleyen bir İranlı sosyolog. Geri kalan tüm iddalar o şunu demiş bu bunu demiş cinsinden dedikodu. Yazıdan değil ancak yorumlardan anladığım kadarıyla sözü edilen meşhur öğretim üyesi de Yasin Aktay. El insaf Türkiye de Yasin Aktay'ın akademik kimliğini de sorguluyorsun ya! Yasin Aktay ayarında bir sosyolog daha yok bunu da bir sosyolog olarak söylüyorum ayıptır. Bakın yarı öbür gün de İhsan SÜreyya Sırma ile ilgili neler neler yazacaklar. Çünkü o da onların kafasına uymuyor ya. Siirtliler Önder Aytaç'ı fazla ciddiye almayın. Sipariş üzerine bir yazı yazmış.
Gönderilen Tarih - 01 Mayıs 2013 Çarşamba (01:16)  
serkan Siirtli()
Hocam ii hoş demişsin de siz bu yazıyı yazmadan önce Siirtte kaç kere gelip gittiniz? Önce rektörün bütün idari kadrolara kendi hemşerileri (D.bakırlıları) getirdiğini biliyormuydunuz? Siirt Üniversitesinde Siirttin öz evlatlarının çalışması yasak mı? Başka üniversiteleri hiç araştırdınız mı? kaç tane o memleketli çalışıyor? Arap Milliyetçiliği yapılıyor derken önceki rektörün bütün kadrolara kürt kökenli kardeşlerimizi getirdiğini biliyormuydunuz? Ve bu şekilde bir yazı ile kürt kökenli vatandaşlar ile Arap kökenli vatandaşları karşı karşıya getirebileceğinizi hiç düşündünüz mü? Siz iyisimi bir çayımızı içmeye Siirtte gelin sonra memleketimiz hakkında yazılar yazın. Saygılarımla
Gönderilen Tarih - 30 Nisan 2013 Salı (21:26)  
kürtoğlukürt()
Editör: Yorumunuz, yorum kurallarına uymadığından dolayı silinmiştir.
Gönderilen Tarih - 30 Nisan 2013 Salı (14:03)  
mete()
yazılanlar tamamen dogru personel daire baskanının önceki görevinin ne oldugu.ögrenci daire baskanının görevinin ne olduguna bakılınca hersey tamamen anlasılıyo ve şimdiki konusulan seneye gerçekleşecek olan personel daire baskanının ve millet vekılının yegenı olan ismini yazmıyayım seneye daire baskanlıgı görevine getireleceği
Gönderilen Tarih - 30 Nisan 2013 Salı (21:29)  
asım()
bence işler daha tam karışmadan rektör m.a. yı hemen görevden almalıdır. oraya ivedi olarak idari bir personeli atamalıdır. hem genel sekreterin, hem genel sekreter yardımcısının akademik olması akıl almaz bir yanlışlıktı. mevzuat diyor ki "daire başkanlıkları arasında koordinasyonu sağlamak üzere" bunlar mı koordinasyon sağlayacak. olan koordinasyon da darmadağın olmuş. hem idari bir kadro değil mi o oturdukları koltuklar. valla güçleri yetse her koltuğa akademik oturtacaklar. o kanunu çıkaranların bunlar kadar kafası çalışmıyormu. adamlar oralara idari kadro demişse bir bildiği vardır elbette. ne yaparsın üniversitelerde idari personel 2. sınıf maalesef..
Gönderilen Tarih - 29 Nisan 2013 Pazartesi (22:59)  
azad()
lütfen bu konuyu hassasiyetle yazmaya devam edin..sözde siirte hizmet şiarıyla yola çıkanların aileye-akrabaya-hizbe hizmete başladıklarını görmek çok acı verici.saygıdeğer milletvekilimiz ve sayın akademisyenimiz.halka hizmet hakka hizmettir.asabiye duygusuyla hareket etmek olmadı..yakışmadı.
Gönderilen Tarih - 29 Nisan 2013 Pazartesi (16:49)  
vatandaaş()
kaleminize sağlık bu yazdıklarınızın eksiği var fazlası yok bunu herkes biliyor.Eskiden ergenekon vardı şimdi çınar der.Malesef ünüversite kadrolaşma ve alım konuları dernek çatısında görüşülüyr.bunu ispatlamak okadar kolayki çınar dere üye olmayan zaten ünüversiteye giremiyor.üyelerine bakılarak yazdıklarınızın doğruluğu kanıtlanabilir.soyadı altuncu olan kan emici kısa sürede nekadar menfaat sağlamıştır kim araştıracak? dersane sahibi olan danışman ünüversitede alınan kararları nekadar etkilemektedir?çınar derin başkanı ünüversite kadrolaşmasında nekadar etkili rektör beyin odasına tekma atark girdiği doğrumu? milletvekili kardeşinin rektörden günlük hesap sorduğu ve ünüversitenin tüm imkanlarının sözüne ettiğiniz vekilin emrine serildiği doğrumu? ve en garibi diğer vekil bu duruma neden göz yumaktadır? etnik kadrolaşma ve maddi menfaatlerin vebali sayın yetkililerdedir. savcılar bu yazdıklarınızı araştırımı bilinmez ama araştırırsa çok kişinin canı yanacağı aşikardır.cesaretinizi kutluyor siz ve hakkı haykıran herkesi selamlıyorum
Gönderilen Tarih - 29 Nisan 2013 Pazartesi (03:16)  
sadık()
bunların idareciliği acınacak halde. vallahi kulaklarımla şahit oldum memur üniversiteden nakil yoluyla ayrılmak istiyor bir türlü göndermiyorlar. sonunda biri akıl veriyor. boşuna buralarda zaman kaybetme git o.ö. ile konuş, biliyorsun herşey onda bitiyor. sonra duydumki adam gidiyor birilerinin aracılığı ile o.ö.'yü buluyor kısa bir zaman sonra hooop memleketine. üniversitenin haline baksana sen. birde birisi çıkmış diyorki "emme normaldir bunlar. ekibiyle gelen ekibiyle gider." dedimki ulan yaklaşık 15 idareci geldi. hangisinden bir dönem sonra geri gideceklerine dair imza aldı. milletin karşısına çıkıp m.erman giderse bunlarda peşinden gidecek diye duyursunlar ağzını açan namert olsun. hadi buyrun sıkıysa duyurun. deyinki bizim getirdiklerimizin tamamı biz gidince bizimle birlikte üniversiteden istifa edip ayrılacaktır. şu durumda o.ö. nün bir daha seçilemeyeceği kesinleşmişken bu kadar adamı nerede saklayacak. ya başbakan o.ö.'yü tutar ve bunların hesabını sorarak terletir yada biz ilk seçimlerde ak partiyi burada terletmeyi çok iyi biliriz. bunlar memleketi sahipsiz gördüler galiba. yada hala eski türkiye olduğunu sanıyorlar. vatandaş adamın ümüğünden tutup hesap sorar böyle. hesap vermeye alışmak lazım ağalar beyler..
Gönderilen Tarih - 28 Nisan 2013 Pazar (15:09)  
vatandaş()
" Rektör Bey’in Kürtçü olan yapıyı temizlemesinden kaynaklanan sıkıntılarından dolayı, yeni yaptığı atamalarda siyasilerin etkisi alışılmışın ötesinde büyük ve Arap ağırlıklı olsa da, hem rektör bey, hem de tayin ettiği kişiler vatanını milletini seven gayretli insanlar." (Önder Aytaç ) Siz kulağınıza, aklınıza gelen her şeyi bir süzgeçten geçirme gereği duymadan yazan biri olarak "düşünce atölyesi" isminin size bir kaç beden büyük geldiğini düşünüyorum.... Bu ülkede Eğer Türkçülük ve Arapçılık yasal ise Kürtçülük neden yasal olmazsın? Siz diğer yazılarınızda Yasin Aktay'ı ve Osman Ören'i "Arap Milliyetçisi" olduklarını söyleyip, son yazınızda da bunların adamları olduğunu iddia ettiğini rektörün bu Kürtçü yapıları tasfiye eden vatansever çocuklar olduğunu söylüyorsunuz. Bu söyledikleriniz size çok mu doğal geliyor Sn Önder? Siz tam olarak neye karşısınız? Üniversitedeki haksız bir kadrolaşmaya mı karşısınız, yoksa mensubu olduğunuz tarikatın, cemaatin bu kadrolaşmadan diğerlerine göre daha az kadrolaşmasına olan tepkinizi farklı şekilde dile getiriyorsunuz? Siz Üniversitede sizin görünüşünüzdeki insaların kadrolaşmasını doğal görüp neden başka kadrolaşmaya bu kadar karşı çıkıyorsunuz? Bu ülkede vatandaşlık hakları sadece sizin gibiler mi tanınıyor? Diğerleri vergilerini verip, askere gitmiyorlar mı? Siz laik bir ülkede yaşadığınızı unutup, herkesin türk-müslüman-sunni-hanefi olmak hakkını nereden alıyorsunuz? Hangi anayasa maddesi size bu hakkı veriyor? Bu soruları ve sorgulamayı biraz daha derinleştirisem eğer daha önce başbakan başta omak üzere ettiğinizi hakaretlerinizi bana da mı edeceksiniz? Bir Acem paronayası diye tuturmuşsunuz nedir derdiniz? Bu ülkeyde sizden farklı düşünen bir acemi hergün hedef göstermekten ne zaman vazgeçeceksiniz? Bu ülkede 100 tane "Kârhane" olup devlete vergilerini verdikleri halde bir sorun olarak görmüyorsunuz, ama birileri, farz edelim" mut'e nikahını savunuyor diye ne bu şiddet böyle? Siirt Üniversitesindeki kadrolaşma ile ilgili dedikoduları herkes biliyor. Bunların çoğunun da bir iddiadan öte olduğunu biliyorum, ama bu iddiaları dile getirince neden Yasin Aktay ve Osman Ören'e ırkçı bir tutumla yaklaştınız? Bu iddialarınızı daha farklı bir dille neden dile getirmediniz? Şimdi ise kalkıp özür diliyorsunuz! Bir yerden yeni bir mail mi aldınız yoksa? :)
Gönderilen Tarih - 28 Nisan 2013 Pazar (14:19)  
tahirhan()
öncelikle kaleminize sağlık. yalnız bu yazılanlar üniversite ve siirtte herkesin bildiği şeyler. siz bir de bilmediğimiz şeyler varsa onları yazın. üniversiteyi babalarının çiftliği sananlara birileri artık DUR demeli. ak partiden ihraç olursa şaşırmam
Gönderilen Tarih - 28 Nisan 2013 Pazar (11:33)  
umut()
Adamin tipi tipik müslüman, masallah yüzünden nur eksik olmuyor... Basbakana hirsiz diyen, Abdullah Gülü yerden yere vuran adam, ulkeyi duzelttikten sonra memleketimizin cocugu olan osman hoca ve yasin hocayla rant sagliyacak... zaten tinlayanda yok adami.... anca malum grup bolelerini dikkate alir. ergenekondan beter bunlar....
Gönderilen Tarih - 28 Nisan 2013 Pazar (02:34)  
kral()
bu adam bence ergenekoncu, kafayı yemiş, ülkeyi batıramadı siirte sardı... sen başbakanın osman beyin tırnağı olamazsın
Gönderilen Tarih - 28 Nisan 2013 Pazar (00:08)  
serdar()
Cesaretiniz için tebrik ederiz
Gönderilen Tarih - 27 Nisan 2013 Cumartesi (23:48)  
misafir()
Gerçekten de Siirt üniversitesi, üniversite, bilimsel bilgi, akademi olmaktan çıkmış birilerinin babasının çiftliği haline gelmiş.Üniversite güvenlik görevlisin dahi aynı elden yönetilmesine pes diyorum..el insaf..birileri bu duruma derhal dur durmalı...YAZIK SİİRT'E...
Gönderilen Tarih - 27 Nisan 2013 Cumartesi (22:21)  
ramazan()
bu yazınız için öncelikle teşekkürler... çünkü herkes olanları olağanmış gibi göstermekte ve susmaktadır..siirtte uygulanna ırkçı kadrolaşmanın önüne geçilmiyor..milletvekili osman örenin kardeşinin üniversiteye geçişi hiç bir şarta tabi olmadan gerçekleşti..aslında bir sorunun cevabını bulmak gerekir..sayın başbakınımız mı yanlış yapıyor yoksa osman ören + murat erman mı..bir milletin üstünlüğünü kabul etmeyen sayın başkanımız mı yanlış yoksa arap üstünlüğünü öne süren osman ören+murat erman mı? cevabını bulmak için siirt üniversitesine bakın
Gönderilen Tarih - 27 Nisan 2013 Cumartesi (22:27)
Kaynak :http://www.siirtnews.com/haber-3859-siirt_universitesinde_neler_oluyor.html


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YORUMLAR