25 Kasım 2013 Pazartesi

AKP Memur - Sen el ele kadrolaşma şahane

Siirttenote.com'un yazarı Zana Aksu, Siirt’tin son zamanların en çok tartışılan konusu etik dışı kadrolaşma iddialarına değindi. İşte o çarpıcı yazı:


Son yıllarda başta eğitim ve sağlıkta olmak üzere diğer bütün emek alanlarına yönelik yoğun bir kadrolaşmanın yaşandığını görmekteyiz. Uzun süreden beri Siirt’te de AKP kadrolaşması sesiz sedasız yaşanıyor. Kendi akrabalarına öncelik veriyor geri kalanını hükümet yanlısı olan Memur – Sen’den seçiyor.
İşin ilginci buna hiç kimse sesini çıkartmıyor. Kendi akrabalarını memur konumundan en üst kurum müdürlüklerine bir anda getiriliyor, kimse “hangi ahlakla, hangi vicdanla, hangi inançla bunu yapıyorsun, diğer çalışanların neden emeğini sömürüyorsun, neden kul hakkı yiyorsun?” demiyor.

KESK ya da KAMU SEN den istifa et MEMUR SEN’e Geç Al Sana Bir Müdürlük

Sendikacılık tüm memurların haklarını koruyan bir örgüttür. Bir sendika bir siyasi partiye sempati duyabilir o taraf ta da olabilir; ama iktidarı kendi gayrı meşru hakları için tehdit olarak kullanamaz. İşte Memur -Senin kimi yöneticileri Siirt’e bunu yapmaktadır. Memur-Sen’in bu işi AKP ile beraber ortaklaşa yaptığı söylemi Siirt’in tüm devlet kurumlarında dillendirilmektedir. Hata geçen gün KESK’e bağlı Siirt ses şubesi bu konu hakkında basın açıklaması yaptı ve şunu dile getirdi: ”Özelikle Siirt'te devlete ait sağlık kurumlarının hiçbirinde Başhekim, Başhekim Yardımcısı, Müdür, Müdür Yardımcısı, Uzman Memur, Büro Memuru, Şube Müdürü ve Birim Sorumlusu gibi değişik yönetici kadrolarına KESK’e bağlı SES Sendika üyelerinden birinin bile atanmadığı, atananların tamamının hükümete yakınlığı ile bilinen Sağlık-Sen üyelerinden atandığı ortaya konuluyor. Yönetici kadrolarına hep aynı sendikanın üyelerinin atanması ise yapılan haksızlığı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor” diyor.
Bunun kuru bir ideadan ibaret olduğunu düşünebilirsiniz, lakin hiç de öyle değil. çoğu memur mevki makam için, azıcık daha fazla maaş için kendi sendikalarından istifa edip Memur-Sen’e geçmiş ve gerçekten de büyük yerlere gelmişlerdir. Örneğin:
1-M.K daha önce düz memurken kendi sendikasından istifa edip Memur -Sen’e geçer, sonra müdür yardımcılığına getiriliyor.
2-E.Ç daha önce bir sağlık memuruyken sendikasından istifa edip memur sen’e geçtikten sonra bir ilçenin devlet hastanesi müdürü oluyor
3-S.D sağlık memuruyken sendikasından istifa edip Memur- Sen’e geçtikten sonra uzman memur kadrosuna alınıyor.
4-E.D memurken önceki sendikasından istifa edip Memur-Sen’e geçtikten sonra şube müdürü oluyor.
5-K.Ş ambar memuruyken önceki sendikasından istifa edip Memur -Sen’e geçtikten sonra şube müdürü oluyor
6-M.D ambar memuruyken önceki sendikasından istifa edip Memur -Sen’e geçtikten sonra tekniker kadrosuna alınıyor.
Bu sayıları çoğaltabilirim ama sadece inandırıcılığı olduğunu ve kuru bir ideadan ibaret olmadığını bilmeniz açısından yazdım. Hata rektörlük , dekanlık ve bölüm başkanı olmak için istifa edip Memur- Sen’e geçen var.
Peki, insan kendi sendikasından istifa edip başka sendikaya geçemez mi?
Geçebilir, bu onun en doğal hakkı ama siz bir sendika olarak gidip o kişiyi bir mevkiye getirmek için kendi sendikasından istifa etmesini isterseniz bu ne ahlakla ne insanlıkla ne de dinimizle bağdaşır.
İnsanlar kutsal bir ideal uğruna mı kadrolaşır, yoksa dini duyguları kullanarak dünyaya dönük kendi şahsi arzularını gerçekleştirmek için mi kadrolaşırlar?
Bu kadrolaşma geçen gün Siirt’te yapılan 06.04.2013 tarihinde zabit kâtipliği sınavında da ortaya çıktı.
Yazılı sınavda en yüksek notu alan kişi sözlü mülakatla 7. sıralarda gözüküyor ve işe alınmıyor. Yazılı sınavda ikinci olan kişi ise sözlü mülakatla en sonda 39. oluyor. Bu kişilere sözlü soruları zor muydu dediğim zaman ne zoru hepsini bildik diyorlar.
Kazanacak kişilerin listesi bellidir, diyorlar. Bu sınava giren birine sordum “ Sen eskiden Osman Ören’in en sevdiği öğrencilerindendin, neden sen de gidip torpil istemedin?” dedim.
Bana verdiği cevaptan dolayı bu soruyu sorduğum için pişman oldum ve şöyle cevap verdi: “Bak Zana kardeşim, ben her şeyden önce Allah’a inanan Müslüman biriyim, kul hakkı nedir iyi bilirim. Ben bu sınavı torpile kazandıktan sonra diğerlerine haksızlık olmaz mıydı, kul hakkı olmaz mıydı ,aldığım bu maaş benim ve çocuklarımın boğazından nasıl geçerdi, öbür dünya da bunun hesabını nasıl verecektim?” dedi.
Aslında bu kişi çok doğru söylüyor; ama işin ilginci bu kadrolaşmayı yapanlar da Müslüman ve dindar olduğunu idea ediyor hata her ne hikmetse ellerini kollarını sallayarak bir sendikanın bir milletvekilinin bir valinin bir üst bürokratın referansıyla ile devlet kurumunda işe başladığında yada mevki makamı yükseldiğinde abi ne iş diye sorduğunda “Çok çalıştım Allah yolumu açtı” cevabı verirler.
Gel de çıldırma! Bilmeyen diğerleri kafir/dinsiz; onları Müslüman sanır! Haşa, Allah sadece onları mı görür?
Müslüman biri bu kadrolaşmalara karşı çıkması lazım.
Neden mi?
Allah Rızası için söyleyin, hangi durumda kadrolaşma konusu masum karşılanabilir?
Belki başkasının daha çok liyakat sahibi olduğu bir konumu kadrolaşma sayesinde gasp etmekten kaynaklanan, kul hakkı gibi çok ciddi bir dini soruna yol açan bir durumun, Allah’ın razı olabileceği bir davranış şekli olduğunu söylemek mümkün müdür?
Daha da önemlisi kadrolaşma ile elde edilecek olan ortak menfaat dünyevi midir, yoksa uhrevi midir?
Yani insanlar kutsal bir ideal uğruna mı kadrolaşır, yoksa dini duyguları kullanarak dünyaya dönük kendi şahsi arzularını gerçekleştirmek için mi kadrolaşırlar?
Daha da geniş bir soruyla cemaatleri bir arada tutan çimento, dini duygular mıdır; yoksa güç birliği oluşturarak dünyevi beklenti ve arzuların gerçekleşmesini kolaylaştırmak mıdır?
İşte tüm bu soruların cevaplarının sorgulanması kamudaki kadrolaşmanın gerçek amacını da ortaya çıkarması açısından önemlidir.
Hele hele dini duygular, dünyevi hedeflere ulaşmak için bir basamak olarak kullanılıyorsa bu durum ahlaki midir?
Daha da önemlisi böylesi bir yönteme, dünyevi menfaat için basamak yapılan dini duyguların kutsal bilgileri cevaz verir mi?
İnsanlığın ortak vicdani duygularına ve evrensel ahlak anlayışına göre bu durum hem insani açıdan, hem ahlaki açıdan hem de dini açıdan yanlış bir durumdur.
Bu nedenle de ortak menfaati gerçekleştirmek için illa da kamu kurumlarında kadrolaşmanın gerekli olduğu şeklindeki yanlış inancı biraz sorgulamak da ülkemizde bu konuda –Bilhassa şu günlerde Yönetici Atamadaki mevki koltuk yükseltme çalışmaları ayarının kaçırılmış olması nedeniyle gereklidir ve önemlidir. Çünkü kadrolaşmak beraberinde haksızlığı, adaletsizliği, liyakatsizliği, eşitsizliği, toplumda ayrışmayı, verimsizliği, kalitesizliği, çürümüşlüğü ve nihayet dini açıdan “Kul hakkı” gibi ciddi bir problemi beraberinde getirmektedir.
Eğer azıcık vicdan ve insanlık, inancınız varsa bunu yapmayacaksınız.
Müslüman ve dindar olduklarını iddia ediyorlarsa hepimizin elli bu dünyada öbür dünyada da yakarlında olacaktır. Müslümanlık nasıl adaletsizliğe karşı ise biz de bu adaletsizliğinize adam kayırmanıza karşı olacağız.
Bu adaletsizliği yapan Memur-Sen, milletvekili veya bakan olsa dahi. Artık yeter, kimin hakkı kimeyse ona verin. Sonuçta hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız. Kişileri düşüncelerinden dolayı sahip olduğu hakkı gasp edip başkasına vermeyin. Bunu yaparsanız ne Allah sizi affeder ne insanlık ve adalet mücadelesi yapan bizler sizi affederiz. AKP ve Memur-Sen’e duyurulur...


yasin()
sadece sizin yazdığınıza binaen yazıyorum sayın AKSU, çok beyefendi ve çalışkan olan Selim Şeker edu da Daire başkanı oldu.Ve osman Ören referansıyla .Ayrıca Kendisi Memursenli değil, Keskli.Ben bu güne kadar Memursenli olarak kimseden bir şey istemedim,istemem de.Bizi de zan altında bırakmayın bari.
Gönderilen Tarih - 26 Nisan 2013 Cuma (11:27)  
mehmet()
Değerli medya mensupları ümidimizi adaletten kestik. zira bunların elinin uzanmadığı yer kalmadı. ancak dürüst, şerefli ve onurlu basın mensupları hariç. 4. kuvvet olan medya, adam kayırmacılığının ve partizanlığın önüne geçerse bunlar bir halt edemez. yeterki siz halka duyurun halkı uyandırın. o.ö. ye oy vermeseydik bunlar yaşanırmıydı. hayır.bu yüzden uyanmamız lazım.. siirt üniversitesini özellikle takip edin. tarih böyle hızlı bir kadrolaşma görmemiştir diyorlar. eski rektörün 4 yılda dolduramadığı idareci yönetici pozisyonundaki kadrolar o.ö. nün referanslarıyla 4 ayda dolduruldu diyorlar. üstelik hakkaniyet,liyakat, ehliyet, iş tecrübesi, deneyim kreterleri alt üst edilerek yapılmış. ama bitmedi aç insan doyarmı misali boş kadrolar dolunca sıra dolu kadrolara gelmiş. valla benim işittiğim şuki özellikle kürt kökenli insanlara acaip bir şekilde mobbing uygulandığı iddiası. iddialar doğrumu bilmiyorum buyrun siz araştırın. en korkunç iddia ise siirtte kürt-arap çatışması patlak verirse bunun merkezinin siirt üniversitesi olacağı iddia edilmesi.
Gönderilen Tarih - 25 Nisan 2013 Perşembe (12:43)  
musa()
Zana bey bence isim ve soyisimlerin sadece baş harfini verdiklerini açıklamalıdır. maddem bir kadrolaşma var herkes bunu dile getirsin. bu akp'li de olsa bdp'li de olsa halk bilmedilir. siirt kimsenin babasının çiftliği değildir ve kimse de "bana ne bundan" deme lüksüne sahip değildir. burada söz konusu olan herkesin hakkıdır ve kimse kendini bunun dışında tutumamalıdır. kimin eteğinde taş varsa bence hemen döksün. siirt fısıltılar şehri oldu. birileri bu il için gelen kaymağı yiyiyor, diğerleri ise "bana ne!" diye geçistiriyor... buna bir son verin Allah aşkına.
Gönderilen Tarih - 20 Nisan 2013 Cumartesi (23:56)  
sercan dayı()
kadrolaşma diyorsunuz da, yaa allahh aşkına birileride şu siirt belediyesinde yapılan kadrolaşmalarıda bir değerlendirsin. özel kalem müdürlüğü ve başkan yardımcılığı görevlerine getirilip ondan sonra görevde yükselme sınavına girmeden asaleten müdür olan kimler. biraz objektif olun lütfenn
Gönderilen Tarih - 20 Nisan 2013 Cumartesi (19:25)  
Kapılardan ne istediler()
Kurtalan MYO Müdürü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr.Hüseyin YAŞAR, görevinden alınıp haber dahi verilmeden makam odasının kapası kırılmak suretiyle odasını boşaltılar, yerine iki yıllık üniversite mezunun daha sonra mektupla 4 yıllığı tamamlayan Öğr.Görv. Mucir Altuncu atandı. kapıyı kırma emrinide mucir efendi vermiş diyorlar. Bu üniversite bilimin ışığında mı yoksa ırkçılık peşinde mi anlam veremedim. Allah akıl fikir versin. dünya değişti. Çoğulcu demokratikleşti. Üniversitemiz geriye gitti.
Gönderilen Tarih - 20 Nisan 2013 Cumartesi (10:54)  
Mucir()
Daha 3 ay öncesine kadar siirt adliyesinde Mübaşir olan ve Milletvekili Osman Ören'in kardeşi Ömer ÖREN, Üniversitenin en bilgi ve deneyim isteyen işi olan Personel Daire Başkanlığına atandı. Birileri Siirt Üniversitesini babasının çiftiği zannediyor. AKP'ye oyu liyakatsız ve bilgisiz kişileri bir yere getirmesi için vermedik. hakkımızı helal etmiyoruz. Osman Ören'e
Gönderilen Tarih - 19 Nisan 2013 Cuma (00:53)  
malcom x()
Sayın Siirtnews, en büyük kadrolaşma siirt üniversitesinde yapılıyor. ne kadar kürt bir yönetici varsa hepsi pasifize edildi onların yerine de MEB'te ne kadar bir yere gelememiş liyakatsız Siirtli öğretmen varsa hepsini şube müdürü ve diğer yönetici kadrolarına getirdiler. Siirt Üniversitesin alanen ırkçılık yapılıyor. Üniversiteye alınan işci ve güvenlik görevlisi dahil hiçbir şekilde Kürt alınmıyor. Siirt Üniversitesi Yönetimi Kürt düşmanlığı yapıyor. Bu da Osman Ören desteklidir. Ey Kürtler AKP'ye vermiş olduğunuz oylar, Siirt'te ırkçıların elini güçlendiriyor. Lütfen bu mesajı yayınlayın.
Gönderilen Tarih - 19 Nisan 2013 Cuma (00:53)  
cabir()
ne dini zana bey bunların dinle islamiyetle alakaları yok. bunlar tüccar tüccar... din tüccarları dini pazarlıyorlar o yüzden kul hakkı ve vicdanla alakaları yok...
Gönderilen Tarih - 19 Nisan 2013 Cuma (19:05)

Kaynak : http://www.siirtnews.com/haber-3835-akp_memur_sen_el_ele_bahane_kadrolasma_sahane_.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YORUMLAR