25 Kasım 2013 Pazartesi

SİİRT ARAPLARI, ÜNİVERSİTE VE TARİHE BAĞLILIK


Geçen haftalardaki makalemizde gündeme getirdiğimiz "Siirt Üniversitesinin Tıp Fakültesi talebi" ile ilgili yazımızdan dolayı Siirt Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Murat Erman'ın serzenişlerine muhatap olduk.

Sayın Erman önce bize, haberi başka siteden kopyalayıp ardından da basına servis edilmesi gibi ciddiyetsiz bir durum karşısında üzüntü duyduğunu, tıp fakültesini hangi amaçla istediklerini, davet ettiği Siirt Üniversite Rektörlüğünde detaylı bir şekilde anlattı.

Nihayetinde bizim de yazımızda ifade ettiğimiz gibi, önce acilen ihtiyaç duyduğumuz bölümlerin araştırılıp tespit edildikten sonra, tıp fakültesi açma talebinde bulunulması gerektiğini hatırlatmıştık…

Tıp fakültesine karşı olmadığımızı Sayın Rektöre izah etmiş ve bu görüşmede bir başka önemli kültürel konu olan Siirt'in Arapçası (Siirtçe) ile ilgili de talepte bulunmuştuk.

Ancak, sayın Rektörümüzden olumlu bir cevap almadan ayrıldık. Muhtemelen bu tür bir çalışma için talep olmadığını düşünüyor. Biz unutulmak üzere olan bir dilin yaşatılması için talep olmamasının, o dil ile ilgili çalışmaların daha acil olmasını gerektirdiği yönündeki kanaatimizi belirttikten sonra konumuza, yani Siirtlilere geçiyoruz.

Siirtliler derken de, Arapçanın bir lehçesi olan Siirt Arapçasını konuşan Siirtlilere.

Malumunuz Midyat'ta, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ana dilde eğitim konusundaki yasal düzenlemeleri çerçevesinde bu yıl ilk kez ortaokullarda uygulanan Yaşayan Diller ve Lehçeler Programı kapsamında velilerin ve öğrencilerin talebi üzerine tercih edilen Mıhallemice seçmeli dersi eğitimi verilmeye başlandı.

Midyat Cumhuriyet Ortaokulu 5’inci sınıfında okuyan 35 öğrenci, tercih ettiği Mıhallemice dersini görmeye başladı. Haftada 2 saat verilen derste Mıhallemice seslerin ve harflerin yazılış ve okunuşu, günlük konuşmalar, tanışma, selamlaşma ve temel gramer bilgisi öğretiliyor.

Sayıları on binlerle ifade edilen Mıhellemilerin durumu böyle. Oysa araştırmacıların tahminlerine göre Türkiye geneline yayılmış 1 milyon Siirtli var. Bu nüfusun yaklaşık 700 bin'i 30 yaş altı Siirtlilerden oluşuyor. Ama ne yazık ki ilköğretim yaşındaki çocukların hiçbiri, 16-30 yaş aralığındaki nüfusun ise çok az bir kısmı Arapça biliyor.

Siirt Araplarının köklerine, tarihlerine olan bu yabancılaşması elbette akademisyenlerin de elini kolunu bağlıyor. Bu hakkı bir yere kadar teslim edelim.

Ancak…

Akademisyenlerin, yani bilim insanlarının misyon ve sorumluluklarından yola çıkarak gene gelelim Siirt Üniversitesi Rektörlüğüne.

Biliyorsunuz, UNESCO kaybolmaya yüz tutmuş dilleri koruma ve yaşatma üzerine bir dizi çalışma yapıyor ve bu çalışmalardan biri gene Siirt'in, Pervari ilçesiyle ilgiliydi.

Geçtiğimiz yaz aylarında açıklanan rapora göre Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) tarafından kaybolan diller arasında gösterilen Hertevin (Hértevin) dili, Pervari'nin Ekindüzü köyünde sadece 4 kişi tarafından akıcı konuşulabiliyor

Şimdi biz Hertevin dilinin unutulmaya yüz tuttuğunu, bu dili konuşan sadece 4 vatandaşımızın kaldığını UNESCO'dan mı öğrenmeliydik? Kaldı ki bu dilin yaşatılması, kayda geçmesi UNESCO'ya mı düşmeliydi? UNESCO'da bu çalışmaları yapanlar bilim insanı değil mi? İleride Siirt Arapçası da UNESCO'nun yardımına ve himayesine muhtaç olmadan tedbir almak gerekmiyor mu?

Nitekim UNESCO, kaybolan diller konusunda Hertevin dilini de eklemişse bu bizim çok büyük ayıbımız sayılır. Çünkü ta Avrupa'daki bilim insanları ve akademisyenler buralara kadar gelip böyle bir çalışma yapabiliyor da, bizim akademisyenler neden böyle bir dilin varlığından bile habedar değil? Neden bu dilin yaşatılması konusunda bir şeyler yapamıyor.

Onlar da akademisyenler, bizimkiler de akademisyen.

Dil, ulusun kimliğinin, ekininin(kültür), geleneklerinin tarih içinde kalıcılığını sağlar.
Nitekim farklı dilleri bir arada barındırıp, koruyup yaşatamazsak ulus olmaktan çıkarız.

İşte bizim hem Siirtlilere, hem de omuzlarında taşıdığı o misyonu itibariyle önem verdiğimiz Siirt Üniversitesinin değerli bilim insanlarına iletmek istediğimiz endişemiz bu: Galiba el kültürel zenginliğimize sahip çıkmazsak sonunda UNESCO gene el atacak.

Yine gelelim tıp fakültesine: Tıp Fakültesi açmakla bir insanın sağlığını kurtarabiliriz. Ama unutmayalım ki, bir dilin kaybolmasıyla bütün alemin, bütün insanlığın kaybolmasına neden olmuş olursunuz.

Kaynak : http://www.medyasiirt.com/siirt-araplari-universite-ve-tarihe-baglilik-makale,39.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YORUMLAR